".................................,

Ben 1980 sonrası başlatılan ihracat hamlesinin, neferleri olan o cesur girişimcilerimize hayranım. Ülkemizdeki birçok şirketin temellerini onlar attılar. Hiç kimsenin bilmediği yerlere gittiler, bilmedikleri dili konuşan insanlarla anlaştılar ve ülkemizin bu duruma gelmesinde öncü rol oynadılar.
Ama şimdi yeni bir aşamaya geldik. Bölgemizden yaptığımız ihracat giderek artan bir trend izliyor. Hep sorulur bölgenizden ne ihraç ediyorsunuz? Tekstil, mermer  vs vs .  Yanlış soru.
Doğru soru şu bölgenize ihracat sonrası ne kadar  artı değer kalıyor.

Değerli konuklar,
Dünya ticaretini yönetenler ülkemizi daha ucuza üret kapanına sıkıştırmış bulunuyorlar. "Ucuza üretin" manası ülkende kalan artı değeri azalt hepsini bana gönderdir. Üstelik şimdi ülkemdeki bankalara da sahip pozisyondalar artık sizlerin ihtiyacı olan kredilerin faizinden elde edilen artı değeri de sahiplendiler. Siz iyi niyetle devletimizden ucuz enerji, düşük sigorta maliyeti, düşük vergiler talep ediyorsunuz. Bu yaptığınız ülkemizin artı değerini yabancı ülkelerin cebine koymaktan başka işe yaramaz . Ülkemize sadece işcilerin asgari ücretlerinden doğan artı değeri bırakacak pozisyona geldik. Dünyada bu aralar para çok ucuz diye finansörleriniz vasıtasıyla sizleri epeyce borçlandırdılar. Şu anda boynunuzda ingiliz ipi dolaşıyorsunuz. Ellerinizdeki fabrikaları almak  artık bir an meselesi sadece dünya para piyasasını yönlendirenlerin keyfine kalmış durumda.
Değerli sanayicilerimiz
Sizlere iğneyi batırdıktan sonra gelelim çuvaldıza. Peki üniversitelerimiz bu tablonun neresinde?
Bilim adamlarımız dünya biliminin ince noktaları ile uğraşıyorlar. Aferin bize!

Böylece Amerikada avrupada milyonlarca dolar ayırarak yapabilecekleri araştırmaları, hiçbir çıkarımız olmadan, ucuza destekliyoruz. O bilim adamları ile beraber olarak, birlikte çalışarak ülkemize de hizmet ettiğimiz sanıyoruz.
Ülkemizde kendi laboratuarlarımıza kapanıp dış dünyayla ilişkimizi kesiyoruz. Doğru dürüst proje yapmamış,ülkesine katkıda bulunmamış insanlara büyük payeler veriyoruz.


Değerli konuklar,
Ne yazık ki kurtuluş savaşımızı iktisadi zaferle taçlandıramadık. Birşeyler yapmazsak iktisadi savaşı kaybediyoruz.
Peki pes mi edeceğiz. Pes etmek bizim geleneğimizde yok.
Benim bugüne kadar sevmediğim bir söz vardır. Oyunu kuralına göre oynamak. Oyunu kuralına göre oynarsanız, her zaman kuralı koyan kazanır.
Peki biz ne yapacağız. Oyunda o kadar hızlı ve yenilikçi hareket edeceğiz ki sistem yeni kurallarla bize yetişemiyecek. Bunun adı innovasyondur. Aslında bu taktiği yıllardır kendi devletimize karşı uyguluyoruz.

......................................."

              

Konuşmanın tamamı pdf